Karar Verme Mekanizmamız

20 Şubat 2025

Önümüze gelen olası seçeneklerin fayda ve zararları hakkında bir belirsizlik olması durumunda karar verme ihtiyacımız doğar.

Gün içerisinde aldığımız yüzlerce kararın neredeyse tamamına yakınında bilinçaltımızda yürüyen prosesler etkindir. Duygularımız, bedensel durumumuz, ruh halimiz, ön yargılarımız bu prosesleri yönetir. Akıl yürüterek, mantıksal bir çerçevede karar alacak olan zihnimiz çok nadir devreye girer. Bunun arkasındaki birçok neden içinde bilgi ve zaman kısıtı başı çeker. Çok az bilgi ile acil seçim yapmamız gerektiğinde düşünecek fırsatımız olmadığından hızlı ve otomatik mekanizmamız süreci yürütür.  

Geçmiş deneyimlerimiz ve bu deneyimlerin sonuçlarını biliyor olmak, bizi konfor alanımızda ilerlemeye yönlendirir ve benzer durumlarda daha önce bir zarar görmedi isek yeni bir risk almayı tercih etmeyip aynı tip kararlar ile devam etmeye meylederiz, daha iyi bir seçeneği nadiren ararız.

Öte yandan karmaşık, yeni, alacağımız kararın etkisinin önemli olacağını düşündüğümüz durumlarda akıl yürüterek görece uzun sürecek kararlar almamız gerekir.

Yapılan araştırmalarda insanların genelde kayıp yaşamamaya odaklı karar vermeye eğilimli olduğu görülmüştür. Kaybın boyutu ile insanlarda yarattığı etki doğru orantılı olmamaktadır. Kayıp arttıkça etki daha az bir oranda artmaktadır. Sürüsünde 10 koyun ölen bir çoban üzülecektir. 100 koyun öldüğünde ise üzüntüsü 10 katı olmayacaktır. Dolayısıyla herhangi bir kaybın, etkisi düşük de olsa insandaki olumsuz etkisi yüksektir. Bu etkinin gerçekleşmesi ihtimaline dair oluşan korku da karar verme sürecini etkiler.

Yukarıda açıklamaya çalıştığım iki durumu Dr. Daniel Kaneman “Thinking fast and slow” adlı kitabında detaylıca anlatıyor. Kitabın tespitini özetleyecek olursak, insanın iki çeşit karar verme sistemi bulunuyor: ilki otomatik, bilinçdışının yönlendirdiği, tutarlı, irrasyonel ve hızlı reaksiyon veren sistem, diğeri ise kontrollü, bilinçli, mantık yürüterek sonuca ulaşmaya çalışan ancak yavaş sistemdir. İkinci sistem genelde ilk sistemin kararlarının üzerinden geçer, ilk sistemdeki içgüdüsel çelişkileri çözmeye çalışır ya da ilk sistemin devreye giremediği yeni ve karmaşık durumlarda sahne alır.



Bir boks maçında yüzüne doğru bir kroşenin geldiğini gören boksör vereceği tepkiyi, düşünerek ya da akıl yürüterek belirlemez, refleksleri ile hareket etmek zorundadır. Aynı şekilde buzda ayağımız kaydığında tüm bedenimiz bir akıl yönlendirmesi beklemeden dengemizi sağlamaya yönelik pozisyon almaya çalışır.



Bu durumlar için birinci sistemi kullanmamız elzemdir. Ancak size haksız sözler söylediğini, saygısızlık yaptığını düşündüğünüz bir yakınınıza tepki vermeden önce biraz düşünmeniz ve duygularınızın öfkenizin hakimiyetinden çıkmasını beklemeniz faydalı olabilir. Ev almak için butona bastıktan sonra ilk gördüğünüz evin iç mimarisinden etkilendiğiniz için başka bir eve bakmadan hemen kapora verip sözleşme imzalamanız çok doğru olmayacaktır.

Gün içerisinde sürekli ikinci sistemi ile karar vermek zorunda kalan bir insan “Karar Yorulması” yaşayabilir. Bu durumu, irade pilinin zayıflaması ve dirayetin düşmesi olarak da nitelendirebiliriz. Böyle bir yorulma sonucunda ikinci sistem de verimsizleşir ve sağlıklı çalışamaz hale gelebilir.  

Karar verme sürecinde bilginin çok az olması soru işaretlerimizi gideremeyip, büyük riskler içinde içimize sinen bir sonuca varamamamıza ve bir türlü karar alamayışımıza neden olabilir. Bilginin çok fazla olması da analizimizin kısır bir döngüye girmesine, bu kadar çok bilginin içinde kaybolmamıza ve sonuca varamamamıza sebep olabilir. Her iki durum da sürecin sağlıklı ilerleyişinin önündeki engellerdir.

İkinci sistemimizi kullanmamız gereken bir durumda doğru bir karar verebilmek için ön yargılarımızı ve eğilimlerimizi olabildiğince minimize ederek eldeki veriler doğrultusunda bir sonuca ulaşmaya çalışmalıyız. Geçmiş tecrübeler elbette ki önemlidir, ama her durumun içinde bulunduğu koşullar farklı olabilir. Yeni parametreleri göz önüne almamız gerekebilir. Geçmişe göre daha iyi sonuçlar alma fırsatlarını da göz ardı etmemeliyiz.  

Şirketler kritik zamanlarda aldıkları kararlar ile batar ya da parlar. Aynı şekilde insanlar da yaşamları boyunca belki de binlerce kez kritik kararlar almak durumunda kalır.  

Önemli konularda bizim için doğru kararları verebilmek için:

  • Zaman kısıtımız yoksa acele etmemeliyiz, ancak süreci çok da uzatmamalıyız.

  • İyi ya da kötü yönde olmasından bağımsız bir şekilde duygularımız yoğunken karar vermemeliyiz.

  • Ön yargılarımız ve geçmiş eğilimlerimizi minimize etmeliyiz.

  • Gerekli bilgileri edinmemiz önemlidir. Ancak sürekli yeni bilgi peşinde koşmanın sonu gelmeyeceği için uygun bir noktada toplamış olduğumuz elimizdeki bilgilerle yetinerek karar vermeli ve aksiyona geçmeliyiz.

  • Kişisel değerlerimizin bilincinde olmalı ve her zaman için karar süreçlerimizde bu değerleri göz önünde tutmalıyız. Bu sayede vereceğimiz kararlar içimize sinecektir.


Yorum yazmak için giriş yapın.
Giriş Yap
rolex hulk production tag heuer calibre 17 replica louis vuitton replica bags panerai flyback 1950 breitling navitimer world a24322 replica handbags uk perfectwatches rolex sea dweller models replica hermes g shock watches price in india omega seamaster orange rubber strap replica chanel rolex day date ii history omega homage watches fendi replica