Özel Güçlere Sahip İnsanlar

28 Mayıs 2024

Merhaba sevgili okuyucularımız. Bu yazımızda "Örümcek Adam Tipi" süper güçlerle donatılmış insanları ele alıyoruz. Bu da ne demek dediğinizi duyar gibiyim. Açıklayayım.

Aslında düşününce, süper güçlere sahip kişileri etrafımızda ya da önümüze çıkan videolarda görüyoruz. Üç yaşında muhteşem davul çalan, dört yaşında inanılmaz piyano çalan, gördüğü bir manzarayı eksiksiz çizebilen, koca bir kitabı dakikalar içinde okuyabilen insanları başka bir şekilde nitelendirmek mümkün değil; bunlar süper güçlere sahip insanlar. Bu yeteneği "Superman Tipi" özel güçler olarak adlandırabiliriz. Bu insanlar bu şekilde doğdukları için bu yeteneklere sahipler. Böyle özel güçlerle donatılmamış sıradan insanların bu seviyede beceriler kazanmaları ne yazık ki ne kadar çalışsalar da asla mümkün değil. Fakat bazı kişilerde, eğer genetik altyapı varsa, bazı yeteneklerin pratikle belirli bir seviyeye getirilmeleri mümkün olabiliyor. Siz kıymetli okuyucularımızın etrafında bu şekilde kazanılmış özel yetenekleri olan arkadaşları olmuş olabilir. Mesela benim 6 ile çarpma gücü çok gelişmiş bir arkadaşım var. Kaç haneli olursa olsun, siz hesap makinesine sayıyı yazıp "çarpı altı eşittir" yapana kadar cevabı söyleyebiliyor. 6 ile çarpma becerisi çok gelişkin. Ankara'da büyümüş bu arkadaşım, bu yeteneğini çocukluğunda arabayla oradan oraya götürülürken etrafında gördüğü "06 ÖÜ 457" gibi plakalardaki sayıları çarpa çarpa kazandığını söylüyor. Ne büyük talih ki, Adana'da büyümüş olsaydı bu yeteneği asla ortaya çıkamayacaktı. Arkadaşımın edindiği bu yeteneği ve bu şekilde pratik yaparak kazanılmış diğer yetenekleri "Batman Tipi" özel güçler olarak adlandırabiliriz.

Filmlerde, dizilerde gördüğümüz ve yazımızın başında da bahsettiğimiz, özel güçlerin en şaşırtıcı olanı bence bir kaza neticesinde edinilenler. Bunları da "Örümcek Adam Tipi" olarak adlandırmakta bir beis görmüyorum. Peki bu tarz özel güçlere sahip insanların sadece filmlerde değil, gerçek hayatta da var olduğunu biliyor muydunuz? Gelin beraber sizlerle bu insanları tanıyalım:

Jason Padgett 

Jason, partilere gitmekten, paraşütle atlamaktan, karate yapmaktan hoşlanan "normal" bir gençmiş. Derslerle hiç arası olmadığından okuldan atıldığından beri yastık satarak hayatını kazanıyormuş. Bir gün, bir karaoke bar çıkışında iki kendini bilmez saldırganın onu soymaya çalışırlarken kafasına vurmasıyla etrafındaki nesneleri anlamlandıramadığı geometrik şekiller olarak görmeye başlamış. Bir gün televizyon seyrederken dairenin pikseller ile çizildiğini fark ettiğinde, başına gelen o elim olaydan beri etrafında gördüklerini fraktallar olarak çizer olmuş.

Bunları çizerken tanıştığı bir fizikçiye gördüklerini anlattığında bu yeni arkadaşı Jason'a, çizdiklerinin matematiksel ifadelere benzediğini söylemiş fakat Jason öğrenciyken bu konulara hiç ilgi duymamış olduğu için arkadaşının söylediklerini tam olarak anlayamıyormuş. Fizikçi dostunun önerisi ile matematik dersleri alan Jason, sonunda etrafında gördüklerinin ne olduğunu anlamış: denklemler!

Beyninin nasıl çalıştığını anlamak için yaptığı araştırmalar neticesinde, yolu Miami Üniversitesi'nden Berit Brogaard ile kesişmiş. Brogaard, MR cihazı altında, Jason'ın beynini incelerken ona farklı matematiksel denklemler göstermiş ve beyninde hangi kısımların aktifleştiğini gösteren bir haritalama çalışması yapmış. Bu çalışma neticesinde Jason'ın beyninde görsel bölüm ile matematiksel bölümün birlikte çalıştığını fark etmişler. Bu araştırma sonrasında da kendisine konan OCD ve PTSD teşhisi ona yeni bir hayatın kapılarını açmış. Jason şu an kendi web sitesinde sanat eserlerini satıyor. Ünü ona hayatını anlattığı bir kitap ve TEDx konuşması kazandırmış. Hatta Sony, hayatını filme almak için haklarını satın almış.

Dahası için: BBC

Derek Amato 

Derek de, başa alınan darbe ile özel yetenek kazanan kahramanlarımızdan biri. 39 yaşında bir topu yakalamak için atladığı havuzun dibine kafasını sertçe çarptıktan sonra bir beyin sarsıntısı geçirmiş ve sol kulağında %35 işitme kaybı yaşamış. Buraya kadar her şey normal. Ben de kafamı havuzun dibine sertçe vursam ben de muhtemelen bu saydıklarımı tecrübe ederim. Bunda süper bir şey yok. Süper olan Derek'in bu olaydan sonra usta bir piyanist gibi piyano çalmaya başlaması. Öncesinde müzikten tamamen uzak biri değilmiş; gitar çalıyormuş. Ancak piyano çalmayı bilmeyen birinin, bir deha seviyesinde piyano çalmaya başlayıp, besteler yapmaya başlaması biraz süper. Bu yeteneğini de müzik aletleri olan bir arkadaşının evinde Casio org görüp çalmak için yanıp tutuştuğunda fark etmiş. O günden beri hayatını besteleri ile kazanıyor. Ve evet, onun da bir TEDx konuşması mevcut.

İzlemek isterseniz: https://www.youtube.com/embed/hxggorYIeWo

Ben McMahon 

İçinde bulunduğu arabaya bir kamyon çarpınca bir hafta komada kalan Avustralyalı Ben, uyandığında karşısında ilk kez gördüğü kişi olan Çinli hemşire ile Çince konuşmaya başlamış ve üç gün boyunca başka bir dilde konuşamamış. Kendi yaptığı açıklamaya göre konuşurken hangi dilde konuştuğunun farkında değilmiş. Ailesi ilk başlarda iletişim kurabilmek için bir çevirmen tutmak zorunda kalmışlar. Çince daha önce hiç duymadığı ve hiç öğrenmediği bir dil değilmiş. Okulda ikinci dil olarak Çince almış ve mezuniyetinden sonra bir süre Çin'de vakit geçirmiş ancak kendi ifadesine göre Çince hiçbir zaman çok iyi konuşabildiği bir dil olmamış. Şu an akıcı bir şekilde Çince konuşabiliyor ve davetli olarak Çin'de düzenlenen yarışma programlarına yardımcı sunucu olarak çağrılıyor.

Tony Cicoria 

Bir telefon kulübesinde görüşmeyi sonlandırıp ayrılacağı sırada isabet eden bir yıldırım ile kalbi duran Tony, yakınlarda bulunan bir ilk yardım hemşiresinin yardımıyla hayata tutunmuş. Esasında ortopedi uzmanı bir doktor olan ve müziğe hiçbir ilgisi bulunmayan Tony, kazadan sonra piyano dinlemek için içinde inanılmaz bir istek duymaya başlamış. Bu istek ayyuka çıkınca kendisine bir piyano almış ve kendi kendine piyano öğrenmeye ve akabinde besteler yapmaya başlamış. Üstteki videodaki kendisine ait olan "Yıldırım Sonatı" da bu şekilde ortaya çıkmış bir eser. Tony, bu yeteneğin kendisine "Diğer taraftan verilmiş bir hediye" olduğunu söylüyor. Hatta daha da öteye gidiyor ve müzik yapması için hayata geri dönmesine izin verildiğine inanıyor.

Dahası için: https://www.youtube.com/embed/LYZ-rw9rJ90

 Leigh Erceg 

Kaza sonucu bir uçuruma düşen Leigh, yarış yapmaktan ve ATV kullanmaktan hoşlanan bir atletken, bir matematikçi-şair-ressam'a dönüşmüş. Leigh, kazadan öncesine dair, annesi dahil hiçbir şey hatırlamıyor. Yaşadığı beyin hasarı, hafıza kaybıyla da sınırlı değil; Leigh herhangi bir duygu da hissedemiyor. Ama bunları verip kazandığı şey, sesleri görme ve renkleri duyma yeteneği. Kendisine bir nota çalındığında zihninde renkler oluşuyor, aynı şekilde bir resme bakarken bir melodi duyuyormuş. Resim konusunda kazandığı en garip yetenek, çizmeye önce en ince detaylardan başlayıp büyük resmi sona bırakmak. Örneğin bir araba çizmeye dikiz aynalarını çizerek başlayıp, sonra ön ızgarasını, akabinde direksiyonun camdaki yansımasını çizerek başlayıp, bunu tam bir resme çevirebiliyor.

Ben bu detaylardan bütüne çizme ile ilgili özelliği galerisindeki resimlerden anlayamadım ama sizler de Leigh'in eserlerine bir göz atmak isterseniz: Home - Leigh Erceg

Alonso Clemens

 

Alonso, çocukken geçirdiği bir kaza nedeniyle kendi kendine yemek bile yiyemeyen, IQ'su 40-50 bandında bir dahi! İlkokulda el işi derslerinde yaptığı kilden heykeller yapma konusunda neredeyse rakipsiz. Dakikalar içerisine inanılmaz detaylara sahip heykeller yapabiliyor.  

Üstteki gibi bir çok eseri mevcut. Bunlara bir göz atmanızı ve inanılmaz detayları incelemenizi tavsiye ediyorum: Alonzo Clemons Homepage

Orlando Serrell 

Kafaya alınan darbenin dahileştirdiği bir diğer süper insan da Orlando Serrell. Kafasının sol tarafına isabet eden bir beyzbol sopası ile saniyeler içerisinde takvim günü hesaplamaları yapabilen birine dönüşmüş. Hafızası o kadar iyi ki, kendisine bir tarih söylendiğinde, o tarihte nerede olduğunu, ne yaptığını ve havanın nasıl olduğunu hatırlayabiliyor. Normalde otistik insanların sahip olduğu bu beceriye beyzbol sopası marifetiyle erişen Orlando'da, otistik insanlarda görülebilen davranışsal diğer bozuklukla mevcut değil. Sopayı tutan el nereye denk getireceğini iyi hesaplamış.

Bu yazımızda geçen muhtelif kazaların yetenek kazandırdığı bu insanlar bizlere beynin anlaşılması ne kadar güç bir organ olduğunu bir kez daha gösteriyorlar. Burada anlattıklarımızdan en inanılmazının Orlando olduğunu düşünüyorum. Normalde var olan bir yetenek, bir düğmeye basılmış gibi aktifleşmiş sanki. Beyin, bazı özellikleri, belki de kendini korumak için kapatmış gibi geliyor bana. Her günümü, her anımı çok net hatırlamak çok büyük bir yük olurdu. Bazen bazı şeyleri unutmak gerekir diye düşünüyorum. Fakat, "prodigy" dedikleri dahi bir müzisyene dönüşmek oldukça güzel olurdu.

Bir sonraki yazımıza kadar unutmanız gerekenleri unutun sevgili okuyucularımız.


Yorum yazmak için giriş yapın.
Giriş Yap
rolex hulk production tag heuer calibre 17 replica louis vuitton replica bags panerai flyback 1950 breitling navitimer world a24322 replica handbags uk perfectwatches rolex sea dweller models replica hermes g shock watches price in india omega seamaster orange rubber strap replica chanel rolex day date ii history omega homage watches fendi replica