Bakışlarımız Bizi Ele Veriyor

Bundan yıllar evvel bir otomotiv şirketinde tasarımcı olarak çalıştığım zamanlarda, müşteri algısının ve beklentilerinin ölçümlenmeye çalışıldığı bir faaliyete katılım sağlama şansı elde etmiştim. Bu faaliyet içeriğinde çeşitli anketler, koku beğeni testleri, seçmeli sorular, katılımcıların sahip oldukları binek araçlar ve eğilimlerini tespite yönelik sorular ve bir de göz hareketi izleme çalışması vardı. Bunlardan en çok ilgimi çeken göz hareketini izleyerek bundan bir çıkarım yapmaya çalıştığımız araştırma olmuştu. Bu testte katılımcıya özel bir gözlük veriyor ve o gün, orada ilk defa gördüğü yeni araçların içerisine girip bunları incelemesini istiyorduk. Gözlükten elde ettiğimiz veri ile aracın içindeki görüntüyü üst üste getirdiğimizde, müşterinin ilk nereye baktığı, aracın en çok neresiyle ilgilendiği, nelere daha çok dikkat ettiği ve araç içerisindeki hangi parçanın, hangi detayının o kişi için en kritik olduğu gibi bilgilere ulaşabiliyorduk. Sonrasında da bir şekilde sayısallaştırdığımız bu beğeni verisi ile hangi kısımlara dekoratif unsurlar eklemenin fayda sağlayacağı, hangi kısımlara mesai harcamanın gereksiz olduğu gibi konularda çıkarımlar yapabilmiştik.



Sanıyorum bu anıya sahip olduğum için, yakın zamanda denk geldiğim bir yazı normalden biraz daha çok dikkatimi çekti. Bu yazıda araştırmacıların çok sayıda kişiden alınan göz hareketi verisini derleyerek, bunlar ile sağlık, zeka, etnik köken, kişilik özellikleri, yaş, cinsiyet gibi pek çok konuda bir bağlantı olduğu sonucuna vardıkları yazıyordu. Bu yazımızda bu araştırmadan ve sonuçlarından bahsetmek istiyorum.

Zihin Doluluğu

Gözlerimiz aklımızdan neler geçtiğini göstermiyor olsa da, en azından bir şeylerin geçmekte olduğunu fark ettiriyor. Bunu kendiniz de aslında biliyorsunuz sevgili okuyucularımız. Bazen birisi ile konuşurken karşınızdakinin sizi o an dinlemediğini fark ettiğiniz olmuştur mutlaka. Bunu aslında siz de onlara bazen yapıyorsunuz. Aklımıza gelen bir şey olduğunda gözümüz bir süreliğine donuklaşır, bakışımız değişir, göz kırpmalarımız farklılaşır. Bu durumu ve hatta bunun bizim bile farkında olmadığımız kadar çok daha az yoğununu özel cihazlar ile göz hareketlerimizi takip ederek bilebiliyorlar. Göz hareketlerini izledikleri insanlardan hangisinin düşünceli olduğunu hangisinin o sırada kafasının içinde onu meşgul eden şeylerin olmadığını söyleyebiliyorlar. Hatta bunu "bir şey hatırlamaya çalışıyor", "bir sorunun çözümü ile uğraşıyor", "bir şeyi anlamaya çalışıyor" ya da "bir çıkarım yapmaya çalışıyor" detayında anlayabiliyorlar. Böyle bir cihazın bizi araba sürerken izlemesi ve düşüncelere daldığımızda bizi ya da diğer yolcuları uyarması faydalı olabilir.

Kişisel Özellikler

Göz hareketlerinin incelenmesi ile bazı kişisel özelliklere sahip insanların benzer göz hareketleri olduğu saptaması da yapılmış. Çalışmada özellikle şu beş ana özellik öne çıkıyor: Yeniliklere Açıklık, Vicdanlılık, Dışa Dönüklük, Uzlaşmacılık, Duygusal Dengesizlik. Gözlerimizin hareketinden bu kadar çok verinin okunabiliyor olması çok ilginç. Ama biraz düşününce atalarımızın bu bilgiye, sayısal olarak değil belki ama algıları ile hakim olduğunu fark edebiliyoruz. Mesela "kaşı gözü ayrı oynayan" insandan uzak dururuz. "Gözleri velfecri okuyan" kişiden bir fenalık geleceğini biliriz. "Gözlerinin içi gülen" insanın yanında mutsuz olamayız. "Gözü pek" insanın dediğini yapacağını biliriz. Bu açıdan bakınca aslında bizim yeni tanıştığımız biri hakkında zihnimizde oluşan fikirlerin kaynağının birinin -belki de en önemlisinin- gözler olduğunu anlayabiliyoruz. "İyi insan" gözünden belli oluyor gerçekten.




Etnik Özellikler

Araştırma, farklı kültürlerden gelen insanların bir şey izlerlerken göz hareketlerinin de farklılaştığını gösteriyor. Örneğin farklı arka plandan gelen insanların internette bir arama yaptıklarında çıkan sonuçları göz ile tarama algoritmaları bile farklı. Ama daha çok kendine ve kendi çevresinde gördüklerine benzer kişi ve davranışları daha farklı takip ediyorlar. Bu durum mesela ajanlar için hiç de iyi bir haber değil. Özel kültürel davranışlar izletildiğinde gözleriniz bir sonraki aşamada ne olacağını tahmin ettiğinizde oraya atlıyor ve sizi ele veriyor. Bu araştırmada küçük çocuklara çubuklarla yemek yeme videoları izletildiğinde, uzak doğulu çocuklar bunun ağız ile ilişkisini kurduklarından elin ağza gidişini gözleri ile takip ederlerken, bu davranışı daha evvel görmemiş çocuklar bu iki nesne arasında bir korelasyon kuramadıklarından gözleri yeterince hızlı takip edemiyor. Bir de kişiler oranlar, renk, biçim olarak kendisine ya da kendi orijininden kişilere benzettikleri kişileri daha dikkatle inceliyorlar. Bir ortamda onlara bakmaya daha çok vakit ayrılıyorlar. Bu araştırmanın bir diğer çıktısı da belirli bir dilde yetkinliğin de bakışlardan anlaşılabiliyor olması. Bir konuşma sırasında anlamadığımız söz öbekleri, terimler, ifadeler geçtiğinde bakışlarımız bunu ele veriyor. Böyle durumlarda kısa bir anlığına boş bakıyoruz. Bu da ajan dostlarımız için kötü bir haber. Kendinizi Fin diye tanıtmış bir Taylandlı iseniz sizin dil becerinizi gözlerinizden anlayarak kıskıvrak yakalayabilirler. Biraz dikkat!, diyoruz.

Sağlık

Gözlerimiz genel halimizi ve durumumuzu da ele veriyor. Hastaysak, yorgunsak, uykusuzsak ya da akşamdan kalmaysak bakışlarımız diğer insanlara bunu anlatıyor. Bunun yanında detaylı inceleme ve analizler, göz hareketlerinin bu iyi/kötü ayrımından daha fazlasını bizlere anlattığını gösteriyor. MS (Multiple Sclerosis), Alzheimer, Parkinson gibi hastalıklar ile miyop/hipermetrop gibi göz rahatsızlıkları da bakışlarımızdan anlaşılıyor. Bu hipermetropluğun bakışlardan anlaşılıyor olmasını ben de kendi tecrübelerimden teyit edebilirim. Hayati diye bir arkadaşım vardı ilkokulda. Gözleri oldukça ileri seviyede bozuktu. Gözlüklerini çıkarttığında gözleri fıtır fıtır hareket ederdi. Gözlüğünü taktığında ancak gözleri sabit bir noktaya odaklanabilirdi. Bir şeyi net göremeyince demek ki göz de daha çok veri toplamak için onun sağına soluna, her yerine bakıp bir şekil oluşturmaya çalışıyor.

Sadece vücut sağlığı değil, akıl sağlığımız ile ilgili de bilgi alınabiliyor gözlerimizden. Depresyon, bipolar, sınırda kişilik bozukluğu, şizofreni, obsesif-kompulsif bozukluk gibi tanısı psikiyatristlerce konulan bu sorunları da gözlerimizden anlayabiliyorlar. Bu rahatsızlıklara sahip kişilerin gözlerini kapatıp açma süreleri, gözlerini kapalı tutma süreleri, gözle takip ederken sekme ve atlamalar gibi farklılıklar olduğu gözlenmiş. Bu tespit yöntemlerinin bazıları halihazırda patentlenmiş durumda.

Sonuç

Bu kadar çok veri içeren bakışlarımızı incelemelerini isteyip istemeyeceğimden pek emin olamadım. Hayatımızı kolaylaştırmak adına takacağımız gözlükler ya da gözümüze takmamızı gerektirmeyen kafalıklar ile ileride baktığımız her şey hakkında bilgi alabiliyor, bakarak bir şeyi satın alabiliyor, araç çağırabiliyor, resim çizebiliyor olabileceğiz belki de. Yakın gelecek ile ilgili oluşturulan vizyonların çoğunda kafamıza taktığımız bir aparat oluyor. Peki bu durumda kendimize ait bu özel verileri nasıl saklayabileceğiz? Bizim kim olduğumuzu en az bizim kadar bilecek şirketler bizim neye ihtiyaç duyduğumuzu biz o ihtiyacı henüz hissetmeden dahi biliyor olacaklar. Bu tür bir geleceğe hazır mıyız? Bu şekilde "fişlendiğimizde" belirli gruplara dahil ediliyor mu olacağız? Bu grupların dışına çıkmak için sanki bir "Black Mirror" bölümü gibi farklı şeyler mi başarıyor olmamız gerekecek?

 

Siz siz olun, bir sonraki yazımıza kadar bakışlarınızı bilmediğiniz kişi ve şeylerden sakının sevgili okuyucularımız.

 

Kaynak: https://rd.springer.com/chapter/10.1007/978-3-030-42504-3_15


Yorum yazmak için giriş yapın.
Giriş Yap
rolex hulk production tag heuer calibre 17 replica louis vuitton replica bags panerai flyback 1950 breitling navitimer world a24322 replica handbags uk perfectwatches rolex sea dweller models replica hermes g shock watches price in india omega seamaster orange rubber strap replica chanel rolex day date ii history omega homage watches fendi replica