Bilim ve Öğrenim Dili Olarak Türkçe

09 Mayıs 2023


 

Dil yalnızca kişiler arası bir iletişim aracı olarak düşünülerek dil bilgisi (gramer) kurallarına indirgenemez. Bir ulusun dili incelenerek o ulusun uygarlık derecesi saptanabilir. Dil uygarlığın aynasıdır. 

Türklerde bilgiye verilen önemi, Türkçenin en eski şiirleri arasında kabul edilen aşağıdaki şiir çok güzel özetliyor:

 

Bilgi edin beyim,

Bilgi sana eş olur

Bilgi bilen insana

Bir gün devlet peş (yar) olur

 

Bilimin her türlü meyvesinden yararlanmak ve muhtemel zararlarından korunmak için bilim kamusallaştırılmalıdır. Yabancı dil ile eğitim yabancı dili belli iyi bir yeterlilik düzeyinde öğrenmeyi zorunlu kılar. Öğrenim tabiatıyla zorlaşacağından, toplumda iyi eğitilmiş zümrenin daima sınırlı sayıda kalmasına ve bu zümre ile öğrenimde yüksek düzeye ulaşamayanlar arasında bir mesafe yaratılması sonucu doğar. Böylece bilim tabana inemez ve toplum genelinde uygarlaşma söz konusu olamaz.

 

Walter’ın yaptığı çalışmada [1] Kamerun, Guatemala, Eritre ve Filipinler’de ana dilde eğitimin öğrencilerin başarısına etkisi hatta eğitim dili olarak kullanılan yabancı bir dili öğretmekte ne düzeyde fayda sağladığı deneysel olarak araştırılmış. Ana dilde yapılan eğitimle özellikle ortalama düzeydeki öğrencilerin çok daha iyi başarı gösterdiği ortaya çıkmış. Ayrıca öğrenim dili olarak İngilizcenin kullanıldığı okullarda İngilizce başarısı da daha düşük çıkmıştır. Aşağıdaki tabloda Kamerun’da yaşayan Fulfulde dili konuşan azınlık grubun ve Kom dili konuşan yaygın grubun öğrenim dili olarak Kom dilinin ve İngilizcenin kullanıldığı okullardaki başarısı gösterilmiştir:


Kamerun'da Kom ve İngilizce Dili ile Yapılan Eğitim Sonucu Öğrenci Başarısı


Aynı makalede Afrika’da yapılan çalışmalarda öğrencilerin yabancı bir dili gerçekten iyi düzeyde öğrenip, kendini ifade edebilir noktaya gelmesinin 4-5 yılı aldığı belirtilmiştir. Aşağıdaki grafikte 3 yıl boyunca verilen eğitimin sonucunda öğrencilerin okumadaki başarısının o yaş grubunun gerektirdiği yeterlilik düzeyine göre ölçülmesiyle elde edilen veri paylaşılmıştır:


Öğrenim Dili ve Öğrenci Sınıfları ile Okuma Başarısı Arasındadki İlişki

 

Ayrıca [2], [3] ve [4]üncü makalelerden çıkarılan sonuç pek farklı değildir. Özellikle ilkokul, ortaokul ve lise döneminde eğitim dilinin ana dilde olması öğrencilerin performansı arttırmakta ve ortalama düzeydeki öğrencilerin daha başarılı olabilmesini mümkün kılar. Bu da aslında toplumda yetkinliği daha yüksek daha fazla sayıda insanın daha ucuza eğitilmesini mümkün kılar.

 

Hall’a [5] göre yabancı dilde eğitim yapmak o ulus için büyük felaketlere sebep olacaktır. Her şeyden önce anadilin bir bilim dili olarak gelişmesini önleyecek ve her geçen gün biraz daha kötüleşecektir. Halk ile okumuşlar arasında uçurum gittikçe artacaktır. Dillerin gelişmesine ve bilimin devamlılığına dair şu örnek oldukça çarpıcıdır: Mısır ve Mezopotamya dillerinden matematik, tıp ve astronomi Yunancaya, Yunancadan felsefe eliyle Arapçaya, Arapçadan Latinceye, Latinceden ulusal Avrupa dillerine geçmesiyle bilimde ve dilde ilerleme mümkün olmuştur. Tarihte olduğu gibi Türkçenin bir bilim ve öğretim dili olması için bilimin ve tekniğin ileri olduğu toplumlardan bu konularda çeviriler yapılmalı ve Türkçe bilim literatürü oluşturulmalıdır.

 

Kimi toplumlarda ya da eğitim kurumlarında şöyle bir düşünce mevcuttur: "’Bilim uluslararasıdır. Uluslararası bilim dili de İngilizcedir. O halde eğitimi İngilizce yapalım." Fakat bu düstur benimsenmediğinde de ilerleme gayet başarılabilirdir. Zira bilimin uluslararası yanı yöntemleridir. Doğa sınırsızdır ancak bilimin o dönemdeki sınırları, o ülkedeki bilim adamlarının düşünce, istem ve uygulamalarına göre değişir. Bilim bir ülkede en çok gereken konularda gelişir ve bir ekol oluştururlar. Örneğin roket teknolojisinde Rus bilim adamlarının isimleri çok yaygın biçimde kullanılırken akışkanlar mekaniğinde Prandtl ile başlayan ve Von Karman ile devam eden Alman-Amerikan ekolü mevcuttur. Buradan hareketle gelişmiş medeniyetlerin sanatta olduğu gibi temel bilimlerde de uluslararası varlık gösterebilmesi için seçtiği araştırma alanları, geliştirdiği kuram ve düşün dizgeleri ve kendine özgü bilim okulları (‘’ekolleri’’) ile öne çıkması gerekmektedir. Bu da ancak kendi alanında yaratıcılık aşamasına geçebilmiş pek çok bilim adamını, mühendisi yetiştirmekle mümkün olabilir. Yaratıcılık kişinin, ulusun ve toplumun derinliklerinden gelir. Avrupa, ortaçağlarda ‘’uluslararası’’ bir Latince ile bilim yapmaya çabalamış; Rönesans’ta ulusal dilleri ile bilim yapmaya başlamalarıyla bilimde yaratıcılığa geçebilmiştir. Bilim adamı diğer birkaç dilde başka ülkelerle fikir alışverişi yapabilecek durumda olmalıdır lakin yaratıcılık için bilimi kendi dilinde düşünebilme yeteneğine sahip olmalıdır.


 

 

 

Türkçe yaratıcılık ortaya koymak için yetersiz geliyor diye düşünebilirsiniz.  Ancak her dil belli bir süreç içinde gelişir. Gelin isterseniz İngilizce'nin gelişimine bir bakalım:


İngilizce, yapı yönünden farklı olan İskandinavca ve Latincenin etkisiyle gelişmiştir. Kral Alfred döneminde bir mektubu Latinceden İngilizceye çevirecek insan olmadığından yeni kelimeler türetilerek Alfred tarafından dile kazandırılmıştır (eski İngilizce). Norman istilası (1066-1071) sonrasında Fransızca yüksek dil olarak benimsenmiş ve elitler bu dil ile belli mevkilere gelebilmiş. Bu dönemde İngilizce yapıt çok az görülür. Matthew, 1263 yılınca ‘’Anadilini konuşamayan kimse halk tarafından aşağılık ve rezil bir kimse olarak kabul edilir’’ diyordu. Bu amaç üzerine başta edebi yapılar olmak üzere pek çok eser Fransızcadan çevrildi. Ancak 1362’den sonra yargılamalar anadilde yapılmaya, parlamento ve okullarda kullanılan dilin İngilizce olması mümkün oldu. Bu dönemlerde İngilizce henüz bir edebi eser konulamayacak kadar zayıf bir dildi. 14 ve 15. yüzyılda bilime hakim olan birkaç düzineyi geçmeyen bilim adamı çalışmalarını Arapça ve İbraniceden Latinceye çeviriler yaparak sürdürmekteydi. Humanizmle birlikte okullarda Latince eğitimi iyi düzeyde verilmekte lakin Latinceyi çok iyi bilenlerin bile kendi dilinde bir düşünceyi açıklayamadığı görülmüştür. 16. ve 17. yüzyılda dilin anadilin bilim ve öğretim dili olarak kullanılması üzerine yapılan tartışmalar sonucunda dönemin münevverlerinin bir kısmı İngilizcenin hukuk ve edebiyat dili olabilecek seviyede olmadığını savunmuşlardı. Farklı dillerden yapılan çeviriler yoluyla İngilizce edebi ve bilimsel bir dil olmaya başlamıştır. Bu hareket 1664 yılında İngiliz Dilini Geliştirme Komitesi'nin kurulmasını sağlanmıştır. Diğer diller de incelendiğinde şu sonuca varılır: Hiçbir dil zengin dil olarak ortaya çıkmamıştır ve bu yöndeki aşamaları kendi başına gerçekleştirememiştir. Örneğin İngilizce, Fransızca, İspanyolca; Latincenin öğretim ve bilim dili olarak kullanıldığı dönemlerde sözcük ve anlatım bakımından oldukça fakirdi; bu diller Latince, Arapça, İbraniceden yapılan çeviriler sayesinde sözcük ödünç alarak sözcük hazinelerini geliştirdiler.

Sonuç olarak, Türkçenin bir bilim dili olarak kullanılması ve bilim literatürüne sahip olması; farklı bilim ve teknik alanlarında temel konulardan en ileri konulara kadar yapılan çevirilerle mümkün olacaktır. Algısal bilimlerde yapılan çalışmalar dil ile düşünce arasındaki ilişkiyi çarpıcı bir biçimde göstermektedir. Toplumdaki bireylerin genellikle düşünümsel ekinim (yaratıcı faaliyet) gerçekleştirdikleri dil kendilerini en rahat ifade edebildikleri, ana dilleridir. Bu sebeple ana dilimizin zengin ve gelişmiş durumda olması, bilimin toplumda yaygınlaşması; bilimde ve sanatta yaratıcı daha çok çalışmanın ortaya konulmasını mümkün kılacaktır. Yabancı dili bilim dili olarak kullanmak, Türkçenin bilim dili olarak kullanımını reddetmek bilimin toplumda yayılmasını engeller ve son tahlilde yaratıcılığın esas kaynağı olan, kendimizi en iyi ifade edebildiğimiz aracın gelişimini sekteye uğratır. Özetlersek, Türkçenin bilim ve eğitim dili olarak kullanılmasını sağlamak, Türkçenin gelişmesine katkı sağlar ve bu yolla bilimde daha fazla yaratıcı ürünleri ortaya koyabilen bireyleri daha fazla sayıda yetiştirmemiz mümkün olur; dilimiz geliştikçe daha güzel bilimsel ve sanatsal çalışmalar ortaya çıkar ve bunlar ortaya çıktıkça dilimiz daha da gelişir. Birbirini ateşleyen bu mekanizma tarihte olduğu gibi -Rönesans, İslam Dönemi Bilimsel Gelişmeler- medeniyetlerin inkişafında önemli bir rol oynayacaktır.

 

 

Referanslar:

  1. Mother tongue-based education in developing countries: Some emerging ... (n.d.-a). https://www.researchgate.net/profile/Stephen-Walter/publication/267849180_Mother_Tongue-based_Education_in_Developing_Countries_Some_emerging_insights/links/54d4d9a30cf2970e4e63c163/Mother-Tongue-based-Education-in-Developing-Countries-Some-emerging-insights.pdf

  2. Graham, B. E. (2010). Mother tongue education: Necessary? possible? sustainable? Language and Education, 24(4), 309–321. https://doi.org/10.1080/09500781003678696
  3. Nishanthi, R. (2020). Understanding of the importance of mother tongue learning - researchgate. https://www.researchgate.net/publication/345436020_Understanding_of_the_Importance_of_Mother_Tongue_Learning

  4. Bensob, C. (2017). The impact of learning first in mother tongue: Evidence from a natural ... https://www.researchgate.net/publication/326680494_The_impact_of_learning_first_in_mother_tongue_evidence_from_a_natural_experiment_in_Ethiopia

  5. Bilim Kültür ve Öğretim Dili Olarak Türkçe (Türk Tarih Kurumu)
  6. Bye Bye Türkçe (Oktay Sinanoğlu)
  7. Sert, N. (2008). The language of instruction dilemma in the Turkish context. System, 36(2), 156–171. https://doi.org/10.1016/j.system.2007.11.006



Yorum yazmak için giriş yapın.
Giriş Yap
rolex hulk production tag heuer calibre 17 replica louis vuitton replica bags panerai flyback 1950 breitling navitimer world a24322 replica handbags uk perfectwatches rolex sea dweller models replica hermes g shock watches price in india omega seamaster orange rubber strap replica chanel rolex day date ii history omega homage watches fendi replica